Evrendeki enerji akışı Dünyamızda yaşam olabilesini sağlayan hassas ayarlardan bir diğeridir. Gerek Güneşin sahip olduğu ısı ve ışık enerjisi ve gerekse bu ısı ve ışığın Dünyaya yansıyan açılarındaki hassasiyetler yaşadığımız dünyayı yaşanabilir kılmaktadır. Çoğu insan için sadece açık ve parlak bir havayı kimisine göre ise sadece sahillerde bronzlaşıp güzel görünmeyi çağrıştıran Güneş tüm canlılığın hayat damarını oluşturmaktadır. Şayet Güneşin Dünyaya olan mesafesi ve etkisi mevcut şekilde değil de biraz daha az yada çok olsaydı yaşam kaynağımız olan Güneş dünyadaki yaşamı yok edecek ve yaşamı imkansız kılacaktı.
Freeman Dyson: “Dünyadaki enerji akışı evrendeki enerji akışının içinde saklıdır. Kütle çekimi, nükleer reaksiyonlar ve radyasyon arasındaki ince denge bu enerji akışının çok hızlı olmasının engellemiştir” der. Örneğin yıldızların enerji kaynağı helyumun oluşmasında hidrojen çekirdekleri bir araya gelir. İlk önce protonların yarısı zayıf kuvvetin etkisi altında nötrona dönüşür. Daha sonra bir protonlu ve iki nötronlu iki çekirdek güçlü kuvvetin etkisiyle çok hızlı bir şekilde helyumu oluşturur. Şayet ilk aşamadaki zayıf kuvvet, yavaş bir reaksiyon olmasaydı güneş ısı ve ışık veren bir kaynak olmak yerine, bir hidrojen bombası deposu olurdu. Bu da yaşama izin vermezdi. Ayrıca güneşten gelen radyasyon da aşırı olsaydı dünya aşırı miktarda ısıya maruz kalır ve yaşam olmazdı.[url=][/url]
Astronom Micheal Papagiannis: Doğa, sanki çocuğunun sıcaklığını koruyan bir anne gibi, bir örtüyle örtülmüştür. Eğer çekirdeğini kaplayan tabaka, saydam olsaydı; güneşin sıcaklığı 6000 derece değil de, çekirdeğindeki gibi on milyon derece olurdu. Enerji, sıcaklık artışının dördüncü kuvveti şeklinde arttığı için, güneş tüm enerjisini bir gün içinde yayardı. Ayrıca güneşin dışının 6000 derece olması fotosentez için de önemlidir. Zirâ ancak 6000 derecede ışıma yapan bir madde, enerjisinin çoğunu yeşil dalga boyunda yayar. Bu da, bitkilerin fotosentezi en yüksek seviyede yaptığı dalga boyudur. Görülüyor ki güneş ışığının özellikleriyle, bitkisel yaşam arasında tam bir uyum vardır. Eğer elektronu çekirdeğe bağlayan elektromanyetik kuvvetler farklı olsaydı güneş ışığı ya daha zayıf ya da daha güçlü olurdu. Bu ise bitkilerin tüm moleküler yapısını bozardı.
Kaynak: Reinhard Breuer, The Anthropic Principle, Birkhauser, Boston 1991.